Meeting at Night

Bölüm 15

Şu an okuduğunuz Meeting at Night serisinin 15. bölümü Slept Manga tarafından çevrilmiştir.

Meeting at Night serisinin yeni bölümleri Slept Manga tarafından güncel tutulmaktadır. Diğer serilerimizi de okumayı unutmayın. Serilerimizin listesine Slept Manga ana menüsünden ulaşabilirsiniz.

Nol
1 görüntülenme

Olanlar o kadar hızlı gerçekleşmişti ki haydutlar neler olduğunu bile anlayamamışlardı.

Yerde kıvranırken zehirli sözler savurdular. “Bizi hedef alıp da bir daha bu sokaktan geçebileceğini mi sanıyorsun?”

“Bizi” kelimesini duyduğunda, adamın gözleri parladı. “Söyleyin bakalım. Siz kimsiniz?”

Adamın sesindeki tehdit, haydutların irkilmesine neden oldu.

“Çünkü bilmek istiyorum.”

Bu kısa ve kesin sözlerin altında yatan ima açıkça görülebiliyordu. Eğer kim olduklarını öğrenirse, onları sonsuza dek avlayacağına dair bir uyarıydı bu.

Haydutlar, içinde bulundukları durumu fark ederek birbirlerine hızlıca baktılar. Yerden kalkıp kaçmaya başladılar.

Son bir cesaret gösterisi ya da meydan okuma olarak, tehditlerini bırakmayı unutmadılar. “Eğer seni bir daha yakalarsak, bu sefer seni bu kadar kolay bırakmayacağız!”

Adamın bakışları, uzaklaşan haydutların arkasından daraldı.

Aralarında başka biri daha mı saklanıyordu?

Adam, onları takip edip etmemesi gerektiğini ciddi şekilde düşünürken, zayıf bir ses kulağına ulaştı. “Ah! Gittiler.”

Adamın sırtına değen, arkasında saklanan kadının ince iç çekişiydi bu. Ancak o zaman bakışlarını kaçan haydutlardan çevirdi. Önce kadını rahatlatması gerektiğini düşündü.

“İyi misiniz?” diye sordu.

Kaçan haydutlara şaşkınlıkla bakmakta olan kadın birden irkilip sordu. “Ben mi?”

Adam, titreyen ve sulanmış mor gözlerine baktı ve derin bir iç çekti. Ona da yabancı olduğunun ve korkmuş olabileceğinin farkına vardı.

Kadının sinirlerini yatıştırmak için mesafesini koruyarak, “Evet... Az önce olanlardan dolayı şoka girmiş olabilirsiniz diye düşündüm,” dedi.

Adamın yanlış anlamasının farkında olmayan Rosia, temkinli bir şekilde cevap verdi. “Pek iyi hissetmiyorum.”

Pelerini sımsıkı tutarak, onu dikkatle izleyen yeşil gözlerden kaçmaya çalıştı. Dün gece kendisini kovalayan adamın tam karşısında durduğu gerçeği, iyi hissetmesi için hiçbir alan bırakmıyordu. Hafızası, adamın delici bakışlarını hatırlatıyor ve bu bakışların her şeyi ortaya çıkarabileceğinden, saklı kimliğini açığa çıkaracağından korkuyordu.

Rosia, adamın gözlerini izlerken temkinli bir şekilde bir adım geri çekildi. “Pek iyi değilim,” diye mırıldandı.

Onu dikkatle izleyen adam, sonunda konuştu. “Sizi ana yola kadar götüreyim.”

Rosia başını hızla salladı. “Ah, hayır, kendi başıma idare edebilirim.”

“Bu yol tenha ve yalnız yürümek tehlikeli,” diye ısrar etti. Eliyle yolu göstererek, Rosia’ya ilerlemesi için yarım bir hareket yaptı. “Ayrıca, o adamlar geri dönebilir. Sizi güvenli bir yere kadar eşlik edeceğim, hadi.”

Kadını yönlendirme konusundaki hareketleri kusursuzdu; eleştirilecek hiçbir yanı yoktu. Trinity’ye olan tavrından tamamen farklıydı. Uygun bir mesafeyi koruyor ve bir beyefendi nezaketini sergiliyordu.

Adamın kibar eline korkuyla bakarken, Rosia bir gerçeğin farkına vardı. Şimdi, haydutların eline düşmek üzere olan savunmasız bir genç hanım gibi davranmanın zamanıydı.

Sonunda, adamın işaret ettiği yöne döndü ve yürümeye başladı. “Evet. Öyleyse, lütfen.”

Günün ortasında olsa da, binaların derin gölgeleri onları karanlığa boğmuştu. Adamla baş başa yürürken, sessizlik onları sardı. Terk edilmiş sokaklar sakin ve huzurluydu. Tek duyulan şey, ayak seslerinin yankısıydı.

Gölgeden esen serin rüzgâr, aralarındaki mesafeyi daha da soğuttu, ama Rosia bunu hissetmiyordu. Aklında binbir düşünce dolanırken, adımlarını onun rehberliğine bırakmıştı.

Onu tanımadığı için rahatlamıştı… Ama bu kadar nezaket gerekli miydi?

Adamın ikiyüzlülüğünden rahatsız olan Rosia, dudağını ısırdı. Kulaklarından yayılan sıcaklık tüm bedenini yakıyordu.

Kızarmış kulaklarımdan beni tanımaz, değil mi?

Kendi kendine kulaklarına dokunmamak için Rosia, elini pelerinine götürdü ve yakasını sımsıkı tuttu. Kan dolaşımı kesilen eli bembeyaz olana kadar sıktı. O sırada, önlerinde geniş bir meydan uzandı.

Bir rüyadan uyanmış gibi, kalabalığın uğultusu Rosia’yı irkiltti.

“Sanırım burası yeterince güvenli,” dedi. Adamdan hızla uzaklaşmalıydı; yoksa kulakları eriyip düşecekti.

Hızla teşekkür ederek vedasını yaptı. “Yardımınız için teşekkür ederim.”

Adam yürümeyi bıraktı ve ona döndü. Bir an düşündü, sonra konuştu. “Tek başına seyahat etmek güvenli değil, bu yüzden ana caddelerde kalın ve ara sokaklardan uzak durun.”

Bu Rosia için pek geçerli değildi ama gözlerini yere indirdi ve titreyen bir çiçek gibi mahcup bir şekilde yanıt verdi. “Evet. Tavsiyeniz için teşekkür ederim.”

Rosia’nın uysal yanıtına rağmen, adam hâlâ bir şeyden endişeleniyor gibiydi. “Kötü niyetli birine bu kadar kolay gülümsemek tehlikeli,” dedi. “Sizi hafife alırlar.”

Rosia, beklenmedik yoruma şaşkınlıkla gözlerini açtı. “Ne?”

“Ve bir yabancıyı takip etmek daha da tehlikeli.”

Rosia bu sözlerin anlamını düşünürken, adam devam etti. “Ve eğer bugün olduğu gibi başınıza tehlikeli bir şey gelirse, sadece korkup ağlamayın. Çevrenizdeki insanlardan aktif olarak yardım isteyin.”

Bu adam ne saçmalıyor? Ben korkup ağlayacak biri miyim?

Büyü öğrenmeye başladığından beri Rosia, böyle bir şey duymamıştı.

Rosia donmuş bir şekilde şaşkınlıkla bakarken, adam son bir tavsiyede bulundu. “Eğer tekrar başınıza gelirlerse, muhafızları çağırın.”

Adamın bu son tavsiyesini duyunca Rosia’nın gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Muhafızlar mı? Haydutlarla uğraşmayı tercih ederdi. Her gece onlardan kaçarken, başkent muhafızlarına gitmesi mümkün değildi.

Rosia, hayal kırıklığıyla dudaklarını büzdü ama sonunda sessizce başını eğdi.

Adam, sessizce onu izledi ve son bir veda etti. “Öyleyse, güvende kalın.”

Basit bir hareketle selam verdi ve zarifçe arkasını dönerek uzaklaştı.

Meeting at Night

Bölüm 15